Nepal’deki protestoları yalnızca “bir yoksul ülkenin iç karışıklığı” olarak görmek büyük hata olur. Katmandu meydanlarında yankılanan öfke, aslında üç katmanlı bir krizin sonucu: iç siyasetin tıkanıklığı, iklim değişikliğinin ağır yükü ve büyük güçlerin rekabetinin gölgesi.
İçeride Tıkanan Demokrasi
Nepal, son yirmi yılda onlarca kez hükümet değişikliğine sahne oldu. Koalisyonlar bozuldu, yeniden kuruldu; halkın güveni her seferinde biraz daha eridi. Bugün sokaktaki Nepalli’nin temel talebi basit: “İstikrar ve gelecek.” Ama siyasetçiler, koltuk kavgasından başını kaldırmadığı için bu ses karşılıksız kalıyor.
Nepal, coğrafi konumu gereği Himalayalar’ın eteklerinde bir tampon devlet. Kuzeyinde Çin, güneyinde Hindistan… Bu iki dev, Katmandu’yu kendi yörüngesine çekmek için sürekli hamle yapıyor.
Çin, “Kuşak-Yol İnisiyatifi” kapsamında Nepal’e altyapı yatırımları, krediler ve ticari bağlantılar sunuyor. Katmandu’ya uzanacak demiryolu projeleri bunun sembolü.
Hindistan ise tarihsel bağlarını, ekonomik bağımlılığı ve kültürel yakınlığı kullanarak nüfuzunu korumaya çalışıyor. Nepal’in ithalatının büyük kısmı hâlâ Hindistan üzerinden gerçekleşiyor.
Nepal’deki her hükümet, bu iki güç arasında zikzak çizmek zorunda kalıyor. Sonuç: Tutarlı bir dış politika üretilemediği gibi, içeride de kırılganlık derinleşiyor.
ABD ve Batı’nın Kısıtlı İlgisi
ABD ve Avrupa, Nepal’e daha çok insani yardım penceresinden bakıyor. Demokrasi ve insan hakları söylemleriyle varlık gösteriyorlar, ama Nepal’in stratejik önemini Çin-Hindistan rekabeti kadar ciddiye almıyorlar. Washington’un Asya’daki önceliği Çin’i çevrelemek olduğundan, Nepal bu tabloda tali bir unsur. Ancak kriz büyürse, ABD’nin “göz ardı edilen” bu bölgeye daha yakından bakmak zorunda kalacağı kesin.
Türkiye’nin Rolü Ne Olabilir?
Türkiye için Nepal, uzak bir coğrafya gibi görünebilir. Ancak üç açıdan dikkate değer:
1. İnsani Diplomasi: Türkiye, TİKA ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla Nepal’de eğitim ve sağlık projeleri yürütebilir, bu da Ankara’nın “yumuşak güç” profilini güçlendirir.
2. İklim ve Göç Politikaları: Himalaya’daki iklim krizinin göç dalgalarını tetiklemesi, orta vadede Türkiye’yi de etkileyebilir. Ankara, bu konuda uluslararası platformlarda aktif rol üstlenebilir.
3. Asya Açılımı: Türkiye’nin “Yeniden Asya” vizyonu kapsamında Nepal, Çin-Hindistan hattında küçük ama stratejik bir durak olabilir.
Sonuç: Bir Ülkenin Çığlığı, Dünyanın Uyarısı
Nepal’in krizi, yalnızca Katmandu’daki halkın açlık, işsizlik ve umutsuzluk çığlığı değil. Aynı zamanda küresel dengelere dair bir uyarı. İç siyaset çözümsüz kaldığında, iklim değişikliği yaşamı zorlaştırdığında ve büyük güçler çekişmeyi derinleştirdiğinde, küçük ülkeler kriz üretim merkezine dönüşüyor.
Himalayalar’dan yükselen bu ses, aslında bize şunu söylüyor: Dünyanın en uzak görünen çatlakları bile, er ya da geç hepimizi sarsar.