Doç. Dr. Çağlar ERBEK
Büyük bozkırın kadim yasası, sadece tarih kitaplarında
değil, zamanın spiral döngüsünde gizlidir. Biz Türkler ve Moğollar, zamana düz
bir çizgide değil, dönen bir sonsuzluk halkasında bakarız. Atalarımızın
takviminde 12 yıllık hayvan döngüleri vardır ve her biri insanın kaderine yön
çizer. Milletlerin kaderi ise 400 yıllık bir ritme tabidir. Tıpkı Hunlar,
Göktürkler ve Cengiz Han’ın kurduğu imparatorluklarda olduğu gibi…
Bugün, 21. yüzyılın bu çalkantılı döneminde, Asya'nın birçok
halkı yükselişe geçmişken, Büyük Bozkır’ın çocukları olarak bizler de yükselen
dalgaya binmek zorundayız. Fakat bu sadece ekonomik ya da teknolojik bir
yükseliş değildir. Bu, ruhsal bir uyanışın çağrısıdır. Çünkü biz, toprağa
sadece basarak değil, göğe bakarak da yürürüz.
Bu uyanışın adı Tengriyan medeniyetidir.
Tengriyanizm, yalnızca bir inanç sistemi değil; bir dünya
görüşüdür, bir yaşam felsefesidir. Doğa ile insanın, geçmiş ile geleceğin, ruh
ile maddenin birleştiği bir kozmik düzeni temsil eder. Ve bu düzenin üç temel
taşı vardır: Dil, Büyük Ulusal Fikir ve Alfabe.
Runik yazımız sadece bir alfabe değil, bir dua, bir
kehanettir. Her çizgisi Tengri’ye bir selam, her kıvrımı tarihe bir kayıt. Bu
alfabeye dönüş, geçmişe saplanmak değil, kadim bilgeliği geleceğe taşımaktır.
Kiril, Latin veya Arap harfleriyle birlikte yaşamalıdır ama ruhu taşıyan yazı,
Tengri’nin izini süren yazıdır.
Tengriyan medeniyetinin yeniden doğuşu için yapılması
gerekenler nettir:
- Aile
geleneğinin yeniden yüceltilmesi,
- Tengriyan
dünya görüşünün devlet politikalarıyla desteklenmesi,
- Kutsal
topraklara, Orhun’un doğduğu yerlere yönelme.
Ama en önemlisi: Adaletin, ehliyetin, liyakatin hüküm
sürdüğü bir devlet anlayışıdır.
Büyük Kurultayların ruhunu yaşatmalı, yöneticiyi halk
belirlemeli, devlet sadece yönetenin değil; halkın, doğanın, geçmişin ve
geleceğin hizmetinde olmalıdır. Toprak, çatışmanın değil; yaşamın, üretimin ve
kutsallığın temeli olmalıdır. Ekonomi ise yalnızca kâr için değil; varoluş için
inşa edilmelidir.
Bugün Türk ve Moğol dünyası bir Orda, yani bir halklar
birliği kurma eşiğindedir. Bu birlik yalnızca ekonomik değil, etnik ve manevi
temellere dayalı bir ittifak olmalıdır. Çin, Japonya, Kore ve Macaristan gibi
halklarla da yeni bir Bozkır Uygarlığı Bloğu kurulmalıdır.
Ve unutulmamalı ki: Güçlü bir uygarlığın ilk adımı, ruhsal
diriliştir. Cennet Ruhu’yla yeniden bağlantı kurmadıkça ne bayrak dalgalanır
ne halk huzur bulur.
Tengri’nin nefesi üzerimizde olsun.
Çünkü gök bizimdir. Toprak bizimdir. Zaman bizimledir.