RUHUN İZİNDE: TENGRİ’NİN DÖNGÜSÜNDE BİR DAHA DOĞMAK

0

 

Doç. Dr.  Çağlar ERBEK

Bozkırda bir bebek yürümeye başladığında,
ayağına bağlanan ipler kesilir,
törenle, dua ile,
yeni bir yaşamın yolu açılır.
Ama kim bilir?
Belki de o ilk adım,
daha önce yürünmüş bir yolun yankısıdır.

Tengri’nin halkları için ölüm son değil,
belki sadece başka bir kapının ardıydı.
Atalarımız “Kaitys etti” derdi,
göçtü, ama geri dönecekmiş gibi.
Ve gök, her defasında aynı sessizliğe bürünürdü:
“Dün geldin, bugün gittin…
Yarın yine dönersin.”

12 yıllık hayvan döngüsünde zaman daire çizerken,
bir çocuğun yaşamı da bu kozmik çemberin parçasıydı.
Mushel zhas geldiğinde,
tehlikeli geçiş başlardı.
Her mushel, sadece yaş değil,
belki başka bir bedende
aynı ruhun döndüğü zamandı.

Tusau kesu ayininde,
bir çocuğun ayakları,
belki bir önceki hayatında bağlandığı zincirlerden kurtarılırdı.
Kim bilir, o çocuk,
kırk yıl önce savaşta ölen bir dedeydi,
ya da kırk kuşak önce dua etmiş bir şamandı.
Ve şimdi yeniden,
bir annenin ninnisinde,
bir beşiğin kıyısında uyanıyordu.

Tengrici takvim, sadece günleri değil,
ruhun yolculuğunu da sayardı.
Bir gün, bir yıl, bir çağ geçerdi
ama gökteki yasanın özü değişmezdi:
Her şey döner. Her ruh tekrar gelir.
Çünkü Tengri unutmaz.

Ölenlere duyulan hem korku hem saygı,
onların hâlâ buralarda olduğunun kanıtıydı.
Ritüeller, tıpkı zincirler gibi,
sadece bu dünyaya değil,
ötekine de ait bağları çözerdi.

Modern çağın betonunda unutulsa da
köy yollarında hâlâ yaşar bu bilgi.
Bir nine dua ederken,
bir çocuk yıkanırken,
bir kurdele kesilirken…

Çünkü Tengri,
ne mezarda uyur
ne gökte kaybolur.
Tengri,
her doğumda yeniden uyanır.

Yorum Gönder

0Yorumlar

Yorum Gönder (0)