Doç.
Dr. Çağlar ERBEK
Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta düzenlenen Uluslararası
Barış ve Güven Forumu, Orta Asya’nın değişen uluslararası konjonktür
karşısında geliştirmekte olduğu diplomatik yaklaşımı anlamak açısından dikkat
çekici bir örnek sunmaktadır. Forum, yalnızca güncel krizlere dair mesajlar
üretmekle kalmamış; aynı zamanda bölgenin çok kutuplu dünya düzeninde nasıl bir
diplomasi dili benimsediğine dair önemli kavramsal ipuçları da vermiştir.
Günümüzde uluslararası sistem, klasik ittifak
yapılarının ve askeri caydırıcılığın tek başına istikrar üretmekte zorlandığı
bir evreye girmiştir. Artan bölgesel çatışmalar, enerji ve ulaştırma hatlarının
kırılganlığı ile küresel belirsizlikler, güvenlik kavramını dar anlamda askerî
bir mesele olmaktan çıkarmıştır. Aşkabat’ta gerçekleştirilen forum, bu
dönüşümün Orta Asya ölçeğindeki diplomatik yansıması olarak okunmalıdır.
Orta Asya’da Yeni Diplomasi Dili: Denge,
Tarafsızlık ve Diyalog
Forumun öne çıkan yönü, Orta Asya devletlerinin
giderek daha belirgin biçimde benimsediği dengeleyici diplomasi
anlayışını görünür kılmasıdır. Türkmenistan’ın uzun yıllardır sürdürdüğü
tarafsızlık politikası, bu çerçevede yalnızca ulusal bir dış politika tercihi
değil; bölgesel bir diplomatik model olarak sunulmaktadır.
Bu model, büyük güç rekabetine doğrudan eklemlenmek
yerine çok taraflı diyalog mekanizmalarını önceleyen, egemenlik vurgusunu
merkezde tutan ve kriz yönetiminde arabuluculuğu öne çıkaran bir yaklaşımı
temsil etmektedir. Aşkabat Forumu’nda kullanılan dil de bu doğrultuda;
caydırıcılık ve müdahale kavramlarından ziyade istikrar, güven inşası ve
karşılıklı saygı ekseninde şekillenmiştir.
Bu yönüyle Orta Asya diplomasisi, sert güç temelli
realist yaklaşımlardan çok, kurumsalcı ve yapıcı perspektiflerle uyumlu bir
zemine oturmaktadır. Güven, burada bir sonuç değil; sürdürülebilir diplomatik
etkileşimin ön koşulu olarak ele alınmaktadır.
Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri İlişkileri
Bağlamında Aşkabat Forumu
Aşkabat’ta ortaya konan bu diplomatik çerçeve, Türkiye
ile Türk cumhuriyetleri arasındaki ilişkiler açısından da ayrı bir önem
taşımaktadır. Türkiye’nin Orta Asya politikası son yıllarda kültürel ve
tarihsel bağların ötesine geçerek; enerji güvenliği, ulaştırma koridorları ve
kurumsal iş birliği alanlarında daha sistematik bir nitelik kazanmıştır.
Bu bağlamda Aşkabat Forumu, Türkiye açısından sert güç
projeksiyonundan ziyade diplomatik nüfuz ve normatif etki alanlarını
güçlendiren bir zemin sunmaktadır. Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında
gelişen ilişkiler, Orta Asya’nın benimsediği dengeleyici ve çok taraflı
diplomasi anlayışıyla büyük ölçüde örtüşmektedir.
Türkiye’nin Batı ile kurumsal ilişkileri ile Türk
dünyasıyla geliştirdiği çok boyutlu bağlar, onu Orta Asya diplomasisinde doğal
bir ara aktör konumuna taşımaktadır. Bu durum, Türkiye’nin bölgedeki
istikrar arayışlarına askeri değil; diplomatik ve kurumsal araçlarla katkı
sunmasını mümkün kılmaktadır.
Sonuç Yerine: Sessiz Ama Hesaplı Bir
Diplomasi
Uluslararası Barış ve Güven Forumu, kısa vadede
bağlayıcı siyasi kararlar üretmeyi hedeflememektedir. Ancak forumun asıl
değeri, Orta Asya’nın küresel sistemde kendisini nasıl konumlandırmak
istediğine dair sunduğu söylemsel çerçevede yatmaktadır. Bu çerçeve; bloklaşma
yerine dengeyi, çatışma yerine diyaloğu ve güç rekabeti yerine güven inşasını
öncelemektedir.
Günümüz çok kutuplu uluslararası düzeninde Orta Asya,
giderek daha fazla “rekabet alanı” olmaktan çıkıp diplomatik anlam üreten
bir bölge olma iddiası taşımaktadır. Aşkabat’ta dile getirilen barış ve güven
vurgusu, bu iddianın teorik ve pratik temelini oluşturmaktadır.
Uluslararası siyasette bazen en kalıcı etki, en yüksek
sesle değil; en kontrollü ve tutarlı dille yaratılır.
