Eğitim Kurumlarında Yöneticilik Sürecine Yeni Yaklaşım: Mevcut Yönetmelikten Yeni Taslağa Geçişin Analizi

0

 

Doç. Dr. Çağlar ERBEK
Siyaset Bilimci – Eğitim Yöneticisi

 

Özet


Millî Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni “Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği Taslağı”, mevcut yönetmeliğe kıyasla yapısal, kavramsal ve ölçme-değerlendirme bakımından önemli değişiklikler içermektedir. Bu çalışma, yürürlükteki yönetmelikle taslak arasındaki farkları karşılaştırmalı biçimde inceleyerek; sistemin liyakat, eğitimsel formasyon ve kurumsal süreklilik ilkeleri açısından olası etkilerini değerlendirmektedir.


Anahtar Kelimeler: Millî Eğitim Bakanlığı, yönetici görevlendirme, liyakat, yönetmelik değişikliği, eğitim yönetimi, Millî Eğitim Akademisi.

 

1. Kavramsal Dönüşüm: “Seçme”den “Görevlendirme”ye

Mevcut yönetmelikte kullanılan “seçme ve görevlendirme” ifadesi, yeni taslakta sadece “görevlendirme” şeklinde yer almıştır.


Bu dilsel değişiklik, sistemin yönünü açık biçimde göstermektedir:
Artık yöneticilik, yarışmacı bir seçme sürecinden çok, belirli yeterlikleri tamamlamış kişilerin görevlendirilmesi mantığıyla ele alınmaktadır.


Taslakta ayrıca “Millî Eğitim Akademisi” kavramı eklenmiş, yöneticilik süreci bu kurum üzerinden yürütülecek Yönetici Yetiştirme Programına bağlanmıştır.


Böylece yöneticilik, öğretmenliğin doğal uzantısı olmaktan çıkarılıp, eğitim temelli bir formasyon süreci ile desteklenen ayrı bir mesleki alan olarak tanımlanmıştır.

 

2. Ölçme ve Değerlendirmede Sistem Değişikliği


Mevcut Yönetmelik:

  • Yazılı sınav ve mülakat uygulaması esas alınmaktaydı.
  • Değerlendirme puanı, mülakat ağırlıklı bir biçimde hesaplanıyor; bu durum zaman zaman öznel değerlendirme eleştirilerine yol açıyordu.


Yeni Taslak:

  • “Mülakat” tamamen kaldırılmış, yerine yazılı sınav + değerlendirme formu sistemi getirilmiştir.
  • Yazılı sınavın kapsamı genişletilmiştir:
    • Eğitim yönetimi, liderlik, iletişim ve mevzuat konularına ek olarak
    • “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”,
    • “Değerler Eğitimi” ve
    • “Eğitimde Etik İlkeler” başlıkları sınav içeriğine dâhil edilmiştir.


Bu yönüyle sistem, hem nesnel ölçülebilirliği artırmakta hem de yeni müfredat vizyonunu yönetici yeterliklerine entegre etmektedir.

 

3. Puanlama ve Yeniden Görevlendirme Kriterlerindeki Farklılıklar


Eski Yönetmelik:

  • Yöneticilerin yeniden görevlendirilmesi; performans, hizmet süresi ve mülakat puanları üzerinden yapılmaktaydı.
  • Herhangi bir mesleki sertifika veya formasyon zorunluluğu yoktu.


Yeni Taslak:

  • Yeniden görevlendirme iki temel ölçüte bağlanmıştır:
    1. Yönetici Yetiştirme Programı (Akademi) puanı
    2. İl Değerlendirme Formu puanı
  • Bu iki puanın ortalaması yöneticinin nihai puanını oluşturur.
  • Ayrıca ek puanlar getirilmiştir:
    • Aynı kurumda görevine devam edenlere +4 puan
    • Alanı okul türüyle uyumlu olanlara +5 puan
    • Kurucu müdürlere +4 puan


Bu sistem, hem deneyimi hem de kurum içi sürekliliği ödüllendirmekte; aynı zamanda profesyonel gelişimi teşvik etmektedir.


Ancak dışarıdan atama bekleyen yöneticiler açısından bu düzenleme, rekabeti bir ölçüde sınırlandırıcı etki yaratabilir.

 

4. Komisyon Yapısı ve Sendikal Temsil


Yeni taslakta il değerlendirme komisyonlarına, üyeleri en fazla olan dört sendikanın temsilcilerinin de katılması öngörülmüştür.


Bu düzenleme, karar süreçlerinde katılımcılığı artırmakla birlikte, uygulamada tarafsızlık ve denge gözetimi açısından dikkat gerektirmektedir.


Mevcut yönetmelikte sendika temsiline yer verilmemesi, süreçlerin daha dar bir bürokratik yapıda yürütülmesine yol açıyordu.


Yeni sistem, bu anlamda daha şeffaf görünse de, tarafsızlığın korunması uygulama başarısı açısından belirleyici olacaktır.

 

5. Yönetici Değerlendirme Formu: Belgeli Performansın Önemi


Taslak, yöneticilerin değerlendirilmesinde belgelendirilebilir başarı göstergelerini esas almaktadır.
Bu form, okulun akademik ve sosyal gelişimiyle birlikte yöneticinin kişisel mesleki gelişimini de puanlamaktadır.


Değerlendirmede özellikle şu belgeler puan etkisine sahiptir:

  • TÜBİTAK, eTwinning, Erasmus+ projeleri,
  • Kalite yönetimi, stratejik planlama, rehberlik faaliyetleri,
  • Uzman ve başöğretmenlik unvanları,
  • Hizmet içi eğitim ve sertifikalar (dijital dönüşüm, etik, liderlik vb.).


Bu yönüyle taslak, yöneticiliği “belgeye dayalı gelişim” anlayışına yaklaştırmakta; kişisel performansın kurumsal hedeflerle uyumlu biçimde ölçülmesini sağlamaktadır.

 

6. Görev Süresi ve Geçiş Hükümleri


Her iki yönetmelikte de görev süresi 4 yıl olarak belirlenmiş, 8 yıl aynı kurumda görev üst sınırı korunmuştur.


Ancak yeni taslak, “ders yılı” esasını getirerek sürelerin hesaplanmasında daha tutarlı bir takvim oluşturmayı hedeflemektedir.


Ayrıca geçiş sürecinde mevcut yöneticiler görevine devam edebilecek, ancak Yönetici Yetiştirme Programı sertifikasını tamamlamayanların görevlendirmesi süre bitiminde yenilenmeyecektir.


Bu hüküm, yöneticilikte mesleki gelişimin zorunlu hale gelmesi anlamına gelmektedir.

 

7. Genel Değerlendirme


Yeni yönetici görevlendirme taslağı, mevcut sistemin eksiklerini gidermeye yönelik bir yeniden yapılanma çabası olarak değerlendirilebilir.


Yazılı sınav temelli model, ölçülebilirliği artırırken; Akademi programı ve değerlendirme formu, yöneticiliğe kurumsal bir kimlik kazandırmayı amaçlamaktadır.


Ancak sistemin başarısı, uygulamadaki adalet ve şeffaflık düzeyine bağlı olacaktır.


Taslak yönetmelik, eğitim yönetiminde liyakat, süreklilik ve profesyonellik ilkelerini birlikte işletmeye yönelik bir potansiyel taşımaktadır.


Bu potansiyelin hayata geçirilebilmesi, uygulayıcıların rehberlik anlayışıyla, paydaşların ise sürece güven duymasıyla mümkündür.

 

Sonuç


Yeni taslak yönetmelik, eğitim kurumlarında yöneticiliği mesleki formasyon, belgelendirilebilir performans ve kurumsal istikrar temelinde yeniden tanımlamaktadır.


Mülakatın kaldırılması, Akademi modeliyle eğitim temelli bir yeterlik sürecinin getirilmesi ve puanlama sisteminin netleştirilmesi, yönetici görevlendirme sürecinde önemli bir dönüşümün habercisidir.


Eğer uygulama süreci eşitlik, şeffaflık ve objektiflik ilkeleriyle yürütülürse, bu düzenleme Türkiye’de eğitim yönetimi alanında yeni bir profesyonelleşme döneminin başlangıcı olacaktır.


Yorum Gönder

0Yorumlar

Yorum Gönder (0)