22 Haziran 1993 tarihinde yapılan Kopenhag Zirvesi'nde , Avrupa Konseyi , Avrupa Birliği'nin genişlemesinin Merkezi Doğu Avrupa Ülkelerini kapsayacağını kabul etmiş ve aynı zamanda adaylık için başvuruda bulunan ülkelerin tam üyeliğe kabul edilmeden önce karşılaması gereken kriterleri de belirtmiştir. Bu kriterler siyasi, ekonomik ve topluluk mevzuatının benimsenmesi olmak üzere üç grupta toplanmıştır.
Türkiye,
10-11
Aralık
1999
tarihlerinde
Helsinki’de yapılan AB Devlet ve Hükumet Başkanları Zirvesi’nde oy birliği ile Avrupa Birliği’ne aday ülke olarak kabul edilmiştir.
Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecinde, mevzuatımızı Kopenhag siyasi kriterleri ve AB mevzuatı ile uyumlu hale getirmek üzere mevcut yasalarda çeşitli düzenlemeler ve eklemeler yapılarak günümüze kadar birçok Uyum Paketi hazırlanmıştır.
19 Şubat 2002’de yürürlüğe giren Birinci Uyum Paketi ile: Düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında TCK’nin 159 ve 312. Maddeleriyle TMK’nin 7. ve 8. maddelerinde değişiklik yapılmış, hapis cezası süreleri düşürülmüş; DGM’lerde en fazla 15 gün olan gözaltı süresi 4
güne indirilmiş, özel hayatın gizliliği, haberleşme ve konut dokunulmazlığına güvence getirilmiştir.
9
Nisan 2002 tarihinde yürürlüğe giren İkinci Uyum Paketi ile: Dernekler Yasası ile Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda sınırlamalar azaltılmış, işkence ve kötü muamele sebebiyle AİHM’nin hükmettiği tazminatların bu suçları işleyen görevliler tarafından karşılanması hükmü getirilmiş, parti kapatılması zorlaştırılmış; Basın Kanunu’ndaki “yasaklanmış dil” kavramı kaldırılmıştır.
9
Ağustos 2002 tarihinde yürürlüğe giren Üçüncü Uyum Paketi ile: Anayasa değişikliği çerçevesinde AİHS’nin 6
no’lu Protokolüne uygun olarak, idam cezası Türk Hukuk sisteminden savaş ve yakın savaş tehdidi halleri dışında kaldırılarak, yerine müebbet ağır hapis cezası getirilmiş, azınlık vakıflarının taşınmaz mal edinmelerinin önündeki engeller kaldırılmış, AİHM’nin, Türkiye aleyhine verdiği kararların yeniden yargılama sebebi sayılmasına ilişkin değişiklik yapılmış, anadilde yayın yapılmasına ilişkin düzenleme hayata geçirilmiştir.
11 Ocak 2003 tarihinde yürürlüğe giren Dördüncü Uyum Paketi ile: Siyasi Partiler Kanunu’nda yapılan değişiklikle, düşüncelerini ifadeden dolayı yargılanan kişilerin siyasi partilere üyeliği önündeki engeller kaldırılmış, Basın Kanunu’nda gazetecilerin haber kaynaklarını açıklamaya zorlanmaması yönünde düzenleme yapılmış, Dernekler Kanunu’nda derneklerin sadece resmi yazışmalarda Türkçeyi kullanmaları konusunda (Anayasa’da bu yönde yapılmış olan değişikliğe paralel) bir değişiklik gerçekleştirilmiş, aynı kanunla dernek yayınlarının toplatılması koşulları değiştirilmiş; ayrıca derneklerin yurt dışında şube açma ve yabancı derneklerin Türkiye’de şube açma şartları kolaylaştırılmış, Türkiye’de ikamet eden yabancıların dilekçe hakkından yararlanma koşullarının kapsamı (Dilekçe Kanunu’nda yapılan değişiklikle) genişletilmiş, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yargılanması hakkındaki kanunda, işkence ve kötü muameleden yargılanan memurlara verilen cezaların para cezasına çevrilemeyeceği ve ertelenemeyeceği yönünde değişiklik yapılmış, İnsan Hakları Komisyonu’na başvurulara cevap süresi 3 aydan 60 güne indirilmiş, cemaat vakıflarının mülk edinebilmesi önündeki engeller kaldırılmıştır.
4
Şubat 2003 tarihinde yürürlüğe giren Beşinci Uyum Paketi ile: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’na AİHM kararları doğrultusunda yargılamanın iadesine gidebilme konusunda değişiklikler getirilmiş, daha önce üçüncü uyum paketinde yer almış hükümlerin kapsamı genişletilmiş, kesinleşmiş ceza hükümlerinin AİHM tarafından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlaline neden olduğu saptandığı takdirde herhangi bir istisnaya yer vermeksizin yeniden yargılama hakkının dogması sağlanmış, Dernekler Kanunu’nda yer alan mülk edinme, gerekli izin prosedürü ve denetime ilişkin hükümlere uymama durumunda uygulanan hapis cezası, para cezasına çevrilmiştir.
19 Temmuz 2003 tarihinde yürürlüğe giren Altıncı Uyum Paketi ile: Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesini kaldırılmış, Mevcut Ceza Kanunu’nun ‘‘ağır tahrik’’ hükümleri ile 462. maddesindeki ‘‘namus cinayeti” işleyenlere ceza indirimi sağlayan hükümlerini değiştirmiş, 12 Eylül öncesi siyasi davalardan ceza alıp hak mağduriyetine uğramış olanlara yeniden yargılama hakkı yönünde değişiklikler yapılmış, özel televizyonlarla birlikte TRT’nin de Türkçe dışında ana dilde yayın yapmasının önündeki yasal engeller kaldırılarak, yayın hakkı güvence altına alınmıştır.
Ağustos 2003 tarihinde yürürlüğe giren, Yedinci Uyum Paketi ile: TCK’nin 159. maddesi uyarınca, uygulanan en düşük cezalar bir yıldan altı aya indirilmiş; TCK 169. maddesin yapılan değişiklikle, çete ve suç topluluklarına yardımla ilgili olarak, kişi hürriyetinin ve güvenliğinin sağlanması açısından suça ilişkin soyut kriterler ve belirsiz ifadeler madde metninden çıkarılmış, TCK’nin 426 ve 427. maddelerinde gerçekleştirilen değişikliklerle, genel ahlaka aykırı nitelikteki “basılı veya basılı olmayan eser”lerle ilgili suçların oluşumunda bilim ve sanat eserleri ile edebi değere sahip olan eserler kapsam dışına alınmıştır. Suçlara ilişkin olarak düzenlenen cezalardan biri olan ilgili evrakın veya eşyanın “imha”sı hususu da madde metninden çıkarılmış, TMK’nin 7. maddesinde yapılan değişiklikle, “şiddete başvurmaya teşvik” unsuru, madde metnine dahil edilmiş, MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nda yapılan değişikliklerle, MGK Genel Sekreterliği’nin görevleri ve isleyişi Anayasa’nın 118’inci maddesine uygun hale getirilmiştir. anadilde eğitim imkanı kolaylaştırılmış, Askerî Mahkemeler Kurulusu ve Yargılama Usulü Kanunu’nda yapılan değişikliklerle Askerî Ceza Kanununun sivil şahıslara uygulanma alanı daraltılmış, Çocuk Mahkemelerinin Kurulusu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunda yapılan değişiklikle Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme hükümleri doğrultusunda 18 yasını bitirmemiş olanların “çocuk” sayılması için, “15” ibaresi “18” seklinde değiştirilmiş, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda yapılan değişiklikle işkence ve kötü muamele suçlarına ilişkin soruşturma ve kovuşturmaların acil islerden sayılması, bu suçlarla ilgili davalarda zorunluluk olmadıkça duruşmalara otuz günden fazla ara verilmemesi ve süratle sonuçlandırılması sağlanmış, Sayıştay Kanunu’na bir madde eklenerek, uluslararası denetim standartlarına ve Anayasa’nın ilgili maddesine uygun olarak, Cumhurbaşkanlığı hariç tüm kaynakların kullanımına ilişkin Meclis’in talebi ile hesap ve işlemlerin incelenebilmesi ve TSK’nin elindeki kamu mallarının denetiminin, hazırlanacak “gizli” gizlilik dereceli bir yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüş, Dernekler Kanunu’nda yapılan değişikliklerle tüzel kişilerin dernek kurabilmesi mümkün hale getirilmiş, sürekli olarak dernek kurma hakkından yoksun olma durumu kaldırılmış, yüksek öğretim kurumu örgencilerinin dernek kurabildikleri alanlar genişletilmiş, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda yapılan değişikliklerle toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin ertelenme süreleri indirilmiştir.
22 Mayıs 2004 tarihinde yürürlüğe giren Sekizinci Uyum Paketi ile: Anayasa'nın 10, 15, 17, 30, 38, 87, 90, 131 ve 160. maddelerinde değişiklik getirilmiş, 143. maddeyi yürürlükten kaldırılmış, ölüm cezası, Anayasa'dan tamamen çıkarılarak, Anayasa'da ölüm cezasına atıf yapan bütün maddelerde değişiklik yapılmış ve "ölüm cezası" ibaresi maddelerden çıkarılmış, yasa, Anayasa'nın "kanun önünde eşitlik" baslıklı maddesine uyarınca, ''kadın ve erkek, eşit haklara sahiptir'' ibaresi eklenmiş, kanuna uygun şekilde basın isletmesi olarak kurulan basımevi ve eklentileri ile basın araçları, suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilememesi veya isletilmekten alıkonulamaması kararlaştırılmış, uluslararası antlaşmaları uygun bulmayı düzenleyen 90. maddede yapılan değişiklikle, usulüne göre yürürlüğe koyulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalar ile kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümlerinin esas alınması kabul edilmiş, Genelkurmay Başkanlığı’nın YÖK'e temsilci vermesine son verilmiş, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kurulusuna ilişkin 143. madde yürürlükten kaldırılmış, Sayıştay ile ilgili maddede değişiklik yapılarak, "Silahlı kuvvetler elinde bulunan devlet mallarının TBMM adına denetlenmesi usulleri, milli savunma hizmetlerinin gerektirdiği gizlilik esasına uygun olarak kanunla düzenlenir" hükmü çıkarılmıştır.
21 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe giren Dokuzuncu Uyum Paketi ile: Yüksek Öğretim Kanununda yapılan değişiklikle, Yükseköğretim Kurulu’na Genelkurmay Başkanlığı’nca bir üye seçilmesine ilişkin hüküm yürürlükten kaldırılmış, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda yapılan değişiklikle, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyeliğine MGK Genel Sekreterliği’nce aday gösterilmesine dair hüküm yürürlükten kaldırılmış, Telsiz Kanununda yapılan değişiklikle, MGK Genel Sekreteri Haberleşme Yüksek Kurulu üyeliğinden çıkarılmış, Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kanununda yapılan değişiklikle, yetkili kurula MGK tarafından bir üye seçilmesine dair hüküm yürürlükten kaldırılmış, çeşitli kanunlarda yapılan değişikliklerle, ölüm cezası kaldırılmış ve yerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası getirilmiştir.
Uyum paketleri dışında, yine Kopenhag siyasi kriterlerine uyum sağlama bağlamında değişiklik yapılan kanunlardan bazılar şunlardır: Yeni Türk
Medeni Kanunu, Dernekler Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkındaki Kanun, Ceza Muhakemesi Kanunu, Türk Ceza Kanunu...
Bunların yanı sıra sonuncusu 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandum olmak üzere 1982 Anayasası'nda yapılan değişiklikler, Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde yapılan reformların en temel unsurlarından olmuştur.
Yukarıda ifade edilen köklü reformlar AB'ye katılım sürecinin ivme kazanmasını sağladığı gibi, Türk demokrasisinin gelişmesine de çok önemli katkı sağlamıştır. Bu reformların gerçekleştirilmesinde siyasi irade kadar toplumun bütün kesimlerinin reform sürecini sahiplenmesi de etkili olmuştur.
Türk halkının sahip olduğu bireysel hak ve özgürlüklerin kapsamı genişletilmiştir. Daha çoğulcu ve özgürlükçü bir demokrasi anlayışı ortaya çıkmıştır. Ayrıca, ekonomik alandaki reformlar da Türkiye'de istikrar ve refahın artmasında önemli rol oynamıştır. Bu nedenle, reformların olumlu sonuçlarının alınmaya başlamış olduğunu söylemek mümkündür.
Reformların temel amacı Türk halkını çağın en yüksek standart ve normlarına ulaştırmaktır. Bu çerçevede, reform sürecinin asıl itici gücünü süreci sahiplenen Türk halkı teşkil etmiştir. AB'ye katılım süreci çerçevesinde gerçekleştirilen reformların en gözle görünür sonucu Türkiye'de gittikçe gelişen özgür tartışma ortamıdır. Sivil toplum görüş ve taleplerini her geçen gün daha özgürce dile getirmektedir. Bu ortam sorunların daha şeffaf biçimde tartışılmasına imkan sağlamaktadır.
Çağlar Erbek
Çağlar Erbek