TÜRK VE RUS HALKLARI DOSTTUR

Çağlar Erbek
0

Buharlı kara trenler çocukluk anılarımda çok önemli bir yer tutar. O yıllarda tren denince aklımıza hemen kara trenler gelirdi. Kars’tan Akyaka’ya kadar kara trenle giderdik. Eğer yaz ise brişka (ahşap tekerlekli at arabası), kış ise Kadim dayının kızağı ile giderdik Akyaka’dan köye. Bazen de rahmetli amcamın getirdiği öküz arabası ile.
Kars Garı şehrin ortasındaydı ve demir yolu şehri göbeğinden ikiye bölerdi. Demiryolu oyun alanımızdı. Trenler ise benim için su ve sakız sattığım, uğrunda kondüktörden veya bekçiden dayak yediğim devasa kara vagonlardı.

Bir’de İstanbul ve Ankara’dan gelen trenler vardı. Kırmızı renkli “Ekspres” vardı ve bir de meşhur “Mavi Tren”. O yıllarda SSCB ile ilişkilerimiz gayet iyiydi ve Kars treni haftada iki kez sınırı geçerek Gümrü’ye giderdi. Gümrü bizim köyümüzün tam karşısında bulunurdu ve şehrin ışıkları elektriksiz köyümüzden geceleri inanılmaz güzel görünürdü.
Yaylada ise Ruslarla aramızda sadece bir dere vardı. Tarlada çalışırken dereden birbirimize ekmek, meyve filan atardık. Dil bilenler sohbet ederdi. Hayvanlar yanlışlıkla dereyi geçerse, karşı taraftakiler hayvanları geri gönderirdi.
Kars Garı ve Tarihi Buharlı Kara Tren

Bugün bu bölgeler Ermenistan sınırları içerisindedir. Ermenistan’la bozuk olan ilişkilerimiz nedeni ile ne sınır kapısı ne de Kars-Gümrü treni çalışmıyor.

O yıllarda tarlalarımızda kırmızı renkli buğday (yanlış bir uygulama ile bu tohumlar maalesef yok edildi ve şuanda Kars’ta kimse buğday ekmiyor) ekilirdi. Harmanın ardından tohumluklar “badval” (Rusça olan bu kelime “bodrum” anlamına gelir) dediğimiz kuyulara konur, geri kalanı öğütülerek un ve bulgur yapılmak üzere değirmene götürülürdü. Sabaha değirmende sıra bulabilmek için öküz arabasıyla geceden yola çıkılırdı.
Değirmenler su değirmeniydi o yıllarda. Değirmenleri işletenler de genellikle Malakanlardı. Yıllar sonra öğrendik ki Malakanlar Beyaz Rus’tu. Komşularımızdılar. Dostlarımızdılar. Güçlü kuvvetli ve çalışkandılar. Bizdendiler. Ne dinlerinin ne de tenlerinin farklılığı bizim için hiçbir zaman sorun olmamıştı. Onlar hakkında latife sayılacak tek sözümüz belki de sarışın çocuklara “Sarı Malakan” diye seslenmemizdi.

Akyaka Tren Garı
Dedelerim Kafkasya’dan bölgeye göç etmişlerdi ve “Karapapak” Türlerindendi. Zaten Kars nüfusunun büyük bölümü de Terekeme-Karapapak ve Azerbaycan Türklerinden oluşuyordu. Dilimizde çok sayıda Rusça kelime vardı ve artık bizim olmuştu. Çaynik (çaydanlık), stakan (bardak), stol (masa), stul (sandalye), badval (bodrum), sahar (şeker), kartof (patates), saldat (asker), naçalnik (müdür), sımışka (çekirdek) bunlardan sadece birkaçıydı. Hatta “Rus parasıyla 5 kapik bile etmez” gibi deyimlerimiz dahi vardı. Belki de bu nedenledir ki Rusça’yı rahatça anlamak ve konuşmak sadece 2-3 ayımı aldı.
Kurtuluş Savaşı yıllarında Rus halkının emperyalist işgale karşı yükselen Anadolu isyanına verdiği desteği yalnızca tarih kitaplarından değil canlı tanıklarından öğrendik biz. Kurtuluş savaşı gazisi ve “İstiklal Madalyası” sahibi dedemi sağlığında tanımak ve ondan tarihsel olayları dinlemek zihnimizde farklı ufuklar açmıştır. Dedemin anılarında yalnızca kahramanlıklar değil, ölümler ve yıkımlar da vardı. Sönmüş ocaklar, dağılmış aileler.
Osmanlı-Rus savaşının en büyük kaybedeni bölgede yaşayan Türkler olmuştur. Ağır bedeller ödemişlerdir. Savaşın ne demek olduğunu belki de en iyi onlar bilirler ve bir kez olsun ağızlarından vatan savunması söz konusu olmadıkça savaşı haklı gösterir tek söz çıkmamıştır.
Savaş yıkımdır. Savaş ölümdür. Savaş sönmüş ocaklar, öksüz kalmış çocuklardır. Savaşın kazananı olmaz ama en çok kaybedeni hep mazlum insanlardır. Savaş yalnızca ve yalnızca vatan savunması için bir zorunluluk haline gelmişse kabul edilebilirdir ki o durumda hiçbir Türk kanının son damlasına kadar savaşmaktan kaçınmayacaktır.
Sözün özü şudur ki, Türk ve Rus halkları dosttur ve bu dostluk tarihsel ve kültürel temellere dayanır. İnanıyorum ki bu dostluk zamanla olağan hale dönecek ilişkiler ile yeniden güçlenecektir. Her iki ülke de bu krizi aşacak güce sahiptir. Mümkün olan en kısa zamanda her ülkenin de zararına olan bu kriz durumu sona erdirilecek ve ilişkiler normalleşmeye başlayacaktır. Bu nedenle soğukkanlı olmak, endişeye kapılmamak ve birilerinin kışkırtmalarına kanmamak gerekir.

Çağlar Erbek
4 Ocak 2016

Yorum Gönder

0 Yorumlar
Yorum Gönder (0)
To Top